Adres

Çarşı, Tort İşhanı, Kadir Kameroğlu Cd.
No:11, 20600 Çivril/Denizli

Din Psikolojisi Bağlamında Değerler Psikolojisi

Psikolojide değerlere bakış açısı nedir ? İnsani erdemleri oluşturan temel psikolojik boyutlar nelerdir ?

T.C. Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uygulamalı Psikoloji Yüksek Lisans Programı

Yusuf Alperen KÜÇÜKARSLAN

MART, 2023

GİRİŞ

     Çalışmamızın sınırları dar olmakla birlikte Din Psikolojisi bağlamında değer kavramlarını kapsayan 2000 yılı ve sonrasında yayımlanan çalışmaların alanyazın (literatür) taraması yapılarak eleştirel bir perspektifte değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

     Din Psikolojisi ve değerler konusunu seçmemizdeki sebeplerin başında bu alanın gerek geçmişte gerekse günümüzde azımsanmayacak derece de tezlere ve makalelere konu olmasıdır. Diğer sebebi de bu konu hakkında merakımızın olması ve okumalar yapmamızdır. Bu bağlamda konuyla ilgili daha tutarlı eleştirel bir bakış açısı takınıp değerlendirme imkanımızın olduğunu düşünmemizdir.

     Çalışmamız esnasında YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanı, İSAM İlahiyat Fakülteleri Tezler Kataloğu ve TÜBİTAK erişimine açık elektronik veri tabanlarından dergiler, makaleler ve tezler taranmıştır. Ayrıca basılı yayınlardan da yararlanılmıştır. Yararlanılan yazıların künyeleri çalışmamızın sonunda olan kaynakça bölümünde detaylarıyla verilmiştir.

     Öncelikle ruh biliminin varlık biliminden ayrışıp özerk bir bilim dalı konumuna gelmesinden beri din, ahlak ve değer mevzuları psikologların ve paydaşların odağı haline gelmiştir. Ruh biliminin veya din psikolojisinin başlangıçları William James, Freud, C. Jung, Alfred Adler, Abraham Maslow ve Eric Fromm gibi kuramcılar din ve değerler konularına ayrıca odaklanmış ve bu konuklarla bağlantılı fikirlerini açıklamışlardır. (Karaçoşkun, 2012)

     Uluslararası alanda psikolojinin alt dalı olarak kabul gören din psikolojisi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kendine has bir bilim dalı halini almıştır. Ülkemizde ise din psikolojisi anabiliminin yarım aşırı aşkın bir süredir üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bu süreçte daha çok İlahiyat Fakültelerinde anabilim dalı olarak yer alan din psikolojisinin gelişimine geçmişte daha çok ilahiyat kökenli bilim insanları tarafından katkı verilirken, günümüzde Avrupa örneğinde de görülen Psikoloji ve PDR anabilim dallarında da gerek seçmeli gerekse zorunlu manevi rehberlik dersleriyle katkı verilmektedir.

     Psikoloji, sebep ve sonuç içerisinde bireyin davranışlarını anlamaya, açıklamaya çalışır ve bireyin iç ve dış yaşantısını bütünsel uyum içinde inceler. Din psikolojisinin de temelinde bireyin dini davranışları ve bu davranışların nedenlerini bir bütün içerisinde ele alır.

     Din psikoloji bağlamında ülkemizde bilim boyutunda yapılan ilk akademik çalışmayı Türkiye’nin ilk kadın ilahiyat profesörü unvanına sahip, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Psikoloji ve Din Psikolojisi Bölümü’nde Hilmi Ziya Ülken’in asistanı olan Neda Armaner tarafından yapılmıştır. (Karaca, 2011)

     Değer kavramı inanç düzeyinde inanılan ve arzu düzeyinde ele alınan olgulardır. Özetle değerler genel şekilde ele alınan davranış prensipleridir. Yani değerler, soyut veya somut bir olguya yüklenen anlamı ve önemi ifade eder. Soyut bir örnek verelim; bir çocuğun hayvanlara olan merhametini görüp o çocuğa değer atfetmemiz. Diğer bir yandan somut bir örnek vermek gerekirse Müslümanlar için Kabe’nin köşesinde bulunan Haceru’l-Esved taşının cennetten dünyaya gönderilmesi hasebiyle değer atfedilmesidir. Bu husus dini değerler olduğu kadar profan yani dini anlam barındırmayan değerler açısından da bu şekildedir.

     Genel manasıyla yukarıda din psikolojisi ve değerler kavramı hakkında bilgiler verdik. Alan ve konunun birbirine olan ilişkisini bu bağlamda oluşan alanyazını da diğer başlıkları oluşturacak olan öncül çalışmalar ve güncel çalışmalar kısmında özetleyip eleştirel bir üslupla değerlendirmeye çalışacağız. Çalışmamızı sonlandırırken ise bu alanı ileride çalışmak isteyenler için öneri ve tavsiyeler de bulunacağız. Daha sonra yararlandığımız üç eserin başlığı, yazarı ve özleri olmak üzere ekler kısmında paylaşacağız. Çalışmamızı yararlanılan eserleri kaynakça kısmında vererek sonlandıracağız.

ÖNCÜL ÇALIŞMALAR

     Din psikolojisi konusu çerçevesinde değerler kavramı, bireyin inanç sistemleri, düşünsel amaçları ve yasalara uygun düşünceleri aktarmak amacıyla kullanılır. Değerler, bireysel ya da kültürel bakımdan, bireyin hareketlerini, tutumunu ve kararlarında etkili olan görüştür. Çerçeve itibariyle, din psikolojisinde değerler, din ve inanç sistemi çerçevesinde aktarılan ya da kabul görülen ilkelerdir. Bu değerler, sosyal çevrenin ya da bir insanın inançları ve davranışları üstünde köklü bir tesire yol açabilmektedir. Din psikolojisi, bireylerin inanç fonksiyonları ve kültürel değerleri üstündeki tesirleri inceler. Bu çalışma, dinlerin bireylerin davranışları üstündeki var olan tesiri konusunda daha olumlu bir anlayış sağlar. Din psikolojisi ayrıca, bir bireyin inançlarını engelleyen ya da yönlendiren etik değerler gibi görüşleri de inceler. (Karaçoşkun, 2012)

     Değerler, din psikolojisi çalışmalarında, kişilik oluşumu, içsel rahatlık, hayat kalitesi, özgüven, bireysel mutlu olma hali ve sosyal itaat benzeri konularda belirleyicilerdendir. Örneğin, bir insanın inancının değerleri, bireylerin insani özgürlükleri gibi sosyal konular algısını etkileyebilir. Dini değerler, bireyin problemlerle başa çıkma stratejileri, stres durumları ve diğerleriyle olan İletişiminde önemli sayılabilecek konumdadır. Değerler Psikolojisindeyse Bireylerin değerlerine, değer fonksiyonlarına ve bu fonksiyonların insanların hal tutumuyla hareket etmesinin tesirini irdeleyen bir psikoloji bilimidir denebilir. Bireylerin lisan, dini inanç, kültürel kodları, sosyal ve bireysel farklılıklarına benzer etkenler, bireylerin değerlerinin ortaya çıkmasında rol oynayabilir ve bu değerler, bireylerin devingenliğinde ve karar alma mekanizmalarında aktif olabilir. Hülasa, değerler kelimesi, bir kişinin inancı, inanç sistemi ve önceliklerine yönelik temel prensipleri ifade eder. Bu prensipler, din psikolojisi araştırmalarında insan davranışları ve sosyal etkileşimler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. (Karaca, 2011)

     Kişilik temellerinden olan özellikler arasında dirim bilimine odaklı doğuştan gelen özelliklerimiz, içgüdü ve dürtülerimiz, olmasını umduğumuz durumlar söz konusudur. Başka yönden bakacak olursak dini, ahlaki normlar, kültür gibi sosyal nizamı içinde barındıran ve kişisel algıları belirleyen durumlar söz konusudur. Diğer bir bakış açısıyla incelenirse, özgünlük bireyin ilk andan beridir içinde barınan özelliklerle sonralardan dış dünya özelliklerinin davranışlarda nizamlı birleşimidir. (Uysal, 1996)

     Adler bakış açısıyla birey davranışlarının açıklanması gaye ile mümkündür. Aristoteles’in bakış açısıyla birey gayesiz dünyaya gelmemiştir. Tüm bireyler Allah aracılığıyla kendilerine emredilmişin yoluna girerek gelişim ve kemale erme isteğiyle doğmuştur. (Çelik, 2004)

     İnsanlar nesneleri veya durumları ‘‘iyi’’ ya da ‘‘kötü’’ çerçevesinde algılarken bu inançlara ihtiyaç duyarlar. Diğer bir taraftan ise örf ve geleneklerle hayatımıza girmiş inançlar vardır. Bu tür inançlar, insanların, davranış veya gayelerinin isteklilik veya isteksizlik yönünde seçiminde önemli konumdadırlar. Rokeach’ın bakış açısıyla değerler 3. Tip inançlardandır. Böylelikle değerleri, insanların düşünsel hareket şekilleri ya da hayat gayeleri konusunda inançlar ve davranışa değişik yöntemlerle rehberlik yapan fonksiyonel normaller şeklinde bakan Rokeach bunları 2 şemada incelemiştir; Gaye değerleri ve gayelere yoldaşlık eden değerler. Gaye değerleri hayatın en önemli gayeleri; gayelere yoldaşlık eden değerlerse bu gayelere varmak amacıyla kullanılan hareket şekilleriyle alakalıdır. Tüm insanlar, önem önceliğine göre sıralanmış, özü için değer fonksiyonlarını meydana getiren gaye değerleri ve gayelere yoldaşlık eden değerlerle donatılmıştır. (Uyguç, 2003)

     İnsanların ‘‘yetenekler ve eğilimler varlığı’’ şeklinde dünyaya geldiği ileri sürülebilir. İnsanlar hangi zaman, hangi bölgede, nasıl hareket edeceğini bilerek dünyaya gelmiyor. Bireyler bunları gördüğü öğrenimlerle ve öncelik olarak yaşadığı sosyal ortamdan öğrenip yaşantılarıyla belirli bir süreç içerisinde öğreniyor. Ahlaki davranışların diğer sosyal çevreyle farklılaşması ve şekillenmesi, diğer şekillerde irdelenmesi de süreç içerisinde öğrenilmeleri işaret ediyor. İnsanlar hangi olaydan sonra ne tepki vermeli, bulunduğumuz sosyal çevredeki hatırı sayılır kişiler ve yaşıtlarımız aracılığıyla görürüz. Sonra da diğer nesillere ‘‘iyi ahlak’’ normlarını aktarırız. Bu bağlamda ahlak en üst otorite olarak öğrenimlerle mümkündür. Öğrenimlerin formal eğitim alanından olması gerekli değildir. Bu düşünceyle tüm toplum öğrenmelerin merkezi ve insanlar ise bu kurumların çalışanı ve öğrencileri görülebilir. Ahlak bireyler arası iletişimi şekillendiren normlar ise, toplumsal ilişki biçimleri çevre ahlaki hareket tarzlarını önümüze seriyor diye düşünülebilir. Ancak bahsedilen misallerin tümünü içselleştirdiğimiz ileri sürülemez. Bunların eğilim dünyamıza hitap edenleri ve odaklandığımız meseleler üzerinden içselleştirebiliriz. (Uysal, 2003)

     Psikoloji bilimi ve din psikolojisi çerçevesinde ahlak ver değerlerle ilişkili araştırmalar epey azdır. Erol Güngör bu bağlamda epey çıktı verecek araştırmalar yapmıştır. Güngör sonrası bizim insanlarımız, sosyal çevremiz, kültürümüzle bağlantılı ahlak psikolojisi, değerler psikolojisi ve öncelikle de dini erdemlerimizin psikolojisi bağlamında çalışmalar yok denecek kadar azdır. Psikoloji bilimi penceresinden gözlemleyeceksek Nurettin Topçu ve Hilmi Ziya Ülken azıcık odaklanmıştır. Uluslararası incelendiğinde değerler ve ahlak bağlamında World Values Research ve PEW gibi şirketler bahsi geçen alanlarda çalışma göstermemiştir. Bahsi geçen alanda bizim yaşadığımız çevre ve kendimizi anlamak ve detaylandırarak açıklamak paralel olarak değeler ve ahlak varsayımları oluşturmak amacıyla psikoloji ve din psikolojisi alanında araştırmalara gereksinim vardır. (Korkmaz, 2014)

GÜNCEL ÇALIŞMALAR

     Değerler kavramı günümüze yaklaştıkça daha çok merak edilen ve üzerinde çalışmalar yapılan bir konu haline gelmiştir. Öncelikle değerler kavramının 4 ana hususa ayrılarak ele alındığını görmekteyiz. Bunlar amaç, araç, evrensel ve kültürel değerler olarak zikredilir. Değerler hem bireysel hem de toplumsal koşullarda ortak bir yelpazede kabul edilmektedir. Her bir değerin duygu, düşünce ve eylemsel boyutu olduğu savunulmaktadır.  (Tarhan, 2011)

Amaç değerden söz ederken bireyin hayatındaki soyut hedefleri tanımlanır. Araç değerler ise bireyi hayattaki hedefine ulaştıran tariktir. Amaç erdemlere, farklı perspektiften baktığımızda kendi içinde dört grupta incelendiğini görmekteyiz. İlk grup, sevgi ve güven çerçevesindedir. Bu nedenle burada bireyleri sevmek, merhametli olmak ve iyilik yapmaktan hoşnut olmak yer alır. İkinci gruptaki değerler, sosyal ve toplumsal sınırları belirler. Bu grubun değerleri arasında dürüst ve adaletli olmak, saygıyla davranmak ve hayatında yalan/yanlışa yer vermemek olduğunu söyleyebiliriz. Üçüncü grupta iletişim biçimini belirleyen değerler vardır: hoşgörülü, pozitif, içten ve anlayışlı olmak bu kategori de söylenebilir. Dördüncü grupta, iç disiplin çerçevesinde bulunan değerler bulunmaktadır. Paylaşımcılık, mütevazilik, hayırseverlik ve uzlaşma tarafı olmak gibi değerler, bu grupta bulunmaktadır. Bahsettiğimiz tüm bu erdemler, farklı dinler ve kültürlerde farklı boyutlarda önem verilse de, bireyin beyninde değerlerin gayesini oluşturan iki çeşit duygu bulunmaktadır; iyiliği önemsemek ve o yönde eylemde bulunma ve kötülüğe ve çirkin işlere yatkın olmak. İnsan, yaşamının sahih şekilde devam etmesi için bu iki dilek arasında denge kurmak zorundadır. Velakin koruyucu ruh sağlığı erdemlerinin hayata etki etmesi, bu dengenin doğruluğuna ihtiyaç duymaktadır. (Tarhan, 2011)

Araç değerlerinden söz etmek istersek ilk başta bireysel ve evrensel değerlerin gelişmesine yardımcı olan bir vazife üstlendiğini söyleyebiliriz. İnsanın rutin hayatta ihtiyaç duyduğu motivasyon ve teşvik edici söylemlerin ve durumların araç değerlerinin bir özelliği olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar da tıpkı amaç şekline dönüşmüş değerler gibi kendi içinde belirli gruba ayrılmaktadır. Evvela ilk grupta söyleyeceğimiz değerler; düzenli olmak, takdir etmek ve övgü cümlelerinde bulunmak, onaylayıcı ve rahatlatıcı özellikler sergilemek, işini güzel halletmeye çalışmak, kurallara uyarak hareket ve eylemde bulunmak, cömert ve cesur olmak, donanımlı hale gelmek şeklinde özetleyebiliriz. Bahsettiğimiz grupta yer alan değerler, daha çok pozitif duyguları hareketlendirir. İkinci grupta ise kabullenen ve yumuşatıcı olan değerler yer alır. İkinci grup içerisinde; olaylar karşısında esnek ve yumuşak olmak, bireylere nazik ve iyi davranmak ve isabetli yorumlar yapmak gibi negatif duygulardan bahsetmeyeceğimiz değerleri sayabiliriz. Örnekle şerh düşmemiz elzem olduğunu düşünürsek; Platon, bir gün öğrencilerinin şans oyunu oynadığını görür ve onlara kızar. Bundan dolayı öğrencileri; “Hocam, biz öylesine bir şey oynuyorduk, niçin kızdınız?” derler. Bunun üzerine Platon, “Ben kaybettiğiniz paraya kızmıyorum, harcadığınız vakte üzülüyorum” cevabını vererek bir anlam açmıştır. İnsanda varoluştan süregelen bir bencillik yönelimi vardır. Bencillik kişinin şahsi çıkarlarını rasyonalize edip, tüm şeyleri kendi menfaatine uyarlamayı çalışırken, günümüzün büyük dertlerinden biri olan tüketim çılgınlığına katılmış olur ve orada kaybolur. Tüketime odaklı toplumsal gruplar, kendi menfaatleri çevresinde toplanan insanlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Descartes’in, insanlar niyetleri üzerinde buluşan topluluk kümeleridir. Akılcılık onların eylemlerini belirleyen tek kavramdır, bu nedenle duygular da gereksizdir. Evrende ise daha varoluştan beri belirlenmemiş, kendiliğinden oluşan bir nizam vardır, görüşü rasyonalizmi kutsal bir düzeye getiren düşünceyi var etmiştir. Bu varsayıma göre, eylemlerin sadece ve sadece belirleyicisi akıldır. Yöntem ise, kartezyen yaklaşım olan kuşkuculuktur. Descartes’in 17. yüzyılda başlattığı felsefi ekol birçok değer kavramını geliştirmiş ve değiştirmiştir. (Tarhan, 2011)

     Değerler ve din psikoloji bağlamındaysa Mehmedoğlu’nun bakış açısı önemlidir; Değerler, bir taraftan insanların diğer değerlere atfettiği önceliklerle insanların hasiyet, benlik, toplumsallık yaşantılarını, yaşam birikimleri, sosyal kültürleri, dinsel inanış biçimleri ve tavırlarını gösterirken; bir taraftan da yaygın olarak sosyal çevreyi algılamada fonksiyonelliği su götürmez bir gerçektir. Derece bakımından fazla olan inançlar ve meyiller, kurallarla belirlenmiş normaller ve gayelerle ilişkilendirilen değerler, bireylerin farklı olaylarda verdiklerim tepkiyi şekillendiren bir ‘‘değerler sistemi’’ ortaya çıkarır ve bu fonksiyon mutlaka bütünleştirici bir otorite kökene bağlıdır. Değerlerle dine bağlılık ilişkisi çift taraflıdır. Dini toplumsallaşma bir taraftan din bilimi öğretileri ve dini kuruluşların odaklandıkları durumu aktaran ve katkılar sunan değer eğilimlerini içselleştirmeye yöneltir. O halde birey dinle daha da bağ kurdukça, toplumuna ait dini toplulukların kabul ettiği değerleri şimdiye kadarkinden fazla içselleştirmeye meyillidir. Diğer taraftan toplumsallaşmanın getirdiği yalnızca belli bir bölümünü ortaya çıkaran erdemler paralel olarak bireysel gereksinimlere bağlı meydana gelir ve kişilik özellikleriyle alakalıdırlar. (Mehmedoğlu, 2013)

     Değerler, inançlardır. Ama tamamı ile genel geçer, hislerden sıyrılmış düşüncenin özelliklerini yansıtmazlar; hayata geçtiklerinde hislerle bütünleşik duruma gelirler, Değerler insanın gayeleriyle ve bu gayelere varmada önemli olan davranış şekilleriyle alakalıdırlar. Değerler, türsel davranış ve olayların alt basamağında kalır. Örnek verecek olursak, uyum değeri, çalışma yerinde veya okulda, evdeki bireylerle veya bilmediğimiz bireylerle ilişki biçimlerimizin tamamında önemlidir. Değerler, eylemlerin, inançların ve durumların atanmasını veya dönüşümü şekillendiren normaller bakımından fonksiyon icra eder. Değerler bünyesinde barındırdıkları önceliğe göre içlerinde derecelendirilir. Derecelendirilmiş bir değer grubu, değer derecelendirilmesini oluşturan fonksiyonu ortaya çıkarır. Öz olarak değerler, yurttaşlık öğrenimi, mizaç öğrenimi, ahlaki öğrenimi, kurallar öğrenimi, din öğrenimi gibi konuların tamamını içine alan bir çatı bir kullanım alanıdır. Bu bağlamda din ve ahlak öğrenimi bünyesinde değer öğrenimi de kendine has bir dokuyu barındırmaktadır ve din, ahlak ve değer öğrenimi arasındaki alışveriş araştırılması hususunda önem arz etmektedir. (Çekin, 2012)

     Tüm dinler bireylerin varoluşlarına rehberlik yapacak bir değer fonksiyonu biçimindedir. Sosyal yaşamın olmazsa olmazlarından biri biçiminde görülen değerlerin, dinlerin bireylerin ve sosyal çevreyi şekillendirme gayesine yoldaşlık etmesinde uyguladığı bütünleyici bir konumda bulunduğu da ileri sürülebilir. Bu çerçevede bütün dinlerde bulunan, dinlerin standartlara uygun birey ve sosyal çevrenin gayesinde, değerlerin olmazsa olmazlardan olduğu görülmektedir. Fakat paralel durumda değerlerin de kurallarının olduğu kurallara uyulmadığı takdirde gerekenlerin yapıldığı, dini görüşler çerçevesinde yaşama aktarmanın bu şekilde olacağı ileri sürülebilir. Gerçekten de din bireye ait olması şart değerleri saptar ve bireye o değerle hayatını idame ettirme düşüncesini aşılar. (Aydın, 2011)

     Değerlerle alakalı söylemler, erdemlerin bireylerin psikolojisi için pozitif tesiri üzerinde de durmuşlardır. Gerçekten de felsefe bilginlerinden Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflarla diğer zamanlarda yaşamış İslam hakkında görüş bildirenleri, bireyin ve sosyal çevrenin mutluluk düzeyini, değerlerle alakalandırma bakımından incelemiştirler. Misal Sokrates’in görüşü ‘‘erdem-iyi bilginin ürünü’’ ‘‘erdemsizlik-kötü bilginin ürünü’’ ahlaksızlığın kötü de cahillik olduğunu söyler. Platon’un görüşü ise, ahlakı 3 grupta incelemiştir. Bu gruplar şu şekildedir, ‘‘hikmet, şecaat ve iffettir’’. Bu bağlamda grupların toplamı ise temel ahlak adalete eşittir.  (Bircan, 2001)

     Ahlakın hoşnutluk/esenlik durumunda bulunma düşüncesinin altını çizen Aristoteles fazlaya kaçma ve eksiklik diğer bir söylemle gereğinden fazla, acele kötülüğe, dengeli konumda bulunma ise ahlaka has bir durumdur. Fakat hasetlik, kendine ait olmayana el koyma, adam öldürme benzeri saf negatif hisler ve davranışlarda denge halinin bulunmayacağını, sıralananların dışında cesur olma, eli bol olma, ayağını yorganına göre uzatma, adalet, soylu ve asil davranmak türü eylemler dengeli olma kriterlerindendir. (Aristoteles, 2009)

     Dini erdem varsayımları, başka felsefe varsayımlarından tesiri altında gibi görünse de İslam bağlamında yapı taşları oluşturulmuştur. İslam varsayımları yaygın görüşlerinden biri mutluluğun ahlakıyla bağlantılı biçimde irdelenmiş, ahiret ve yaşam arasında mutluluğun sürekliliği için Tanrının buyruklarını ve kurallarını hayata geçirme ve ahlaklı hayat sürmenin önemli konumda bulunduğunun üzeri çizilmiştir. (Karaman, 2004)

Erdemlerin kökeninde bulunan şeyin akıllarda bıraktığı sorularla alakalı din köken muamelesine uğrarken, dinin özü de paralel olarak ilk erdemlerden varsayımı öne çıkarılabilir. Din ve erdemler gibi, bireylerin, his, biliş, hal ve hareketlerine bir çerçeve sunar. O halde bir din içselleştirilirken onun bizlere aktardığı erdemlerin de içselleştirilmesi ön görülür. (Arslan ve Tunç, 2013)

     Din ve erdem konuları aralarındaki alışveriş araştırmalara merkez olduğu görülmüştür. Ülkemizde yapılmış araştırmalar da yaygın biçimde dinin erdem ve değerler ile pozitif biçimde alakalı görüldüğü, diğer bir deyişle dine bağlılık açısından artışla erdemli değerler de yükselişe geçtiği gözler önüne serilmiştir. (Mehmedoğlu, 2006)

     Farklı bakış açıları da bünyesine alan ve çok faktörlü nitelikleri de içinde barındıran din, bireylerin yaşamlarını kapsayan bir sistemdir. Böylelikle değerlerin yaşama aktarılmasıyla alakalı, dinin kapsamı ve çıktılarının oldukça yüksek bir önem derecesinde olduğu ileri sürülmektedir. Bu çerçeveden dinin kapsamını fark etme ve bireysel değerler bağlantısındaki ilişki vurgulanmalıdır. Çalışmalarda yaygın biçimde dindarlık ve değerler bağlantısı içinde pozitif ilişki bulunmaktadır. Gerçekten de varsayım bağlamında düşünecek olursak din ve değer bağlantılı kavramlardır. Yaygın olarak dinler yaygın olmadan da İslam erdemli değerleri merkezine oturtmuş ve önem atfetmiştir. Müslümanlık bünyesinde bulunan erdemli değerler, her sosyal çevreye dünyada kabul görmüş ahlak erdemleriyle birbirini doğrular niteliktedir. Üstelik dinler erdemlere ruhani bir çehre elde etmesi de din erdem bağlantısı bağlamında önem atfetmektedir. (Balcı Avras, 2018)

SONUÇ VE ÖNERİLER

Sonuç:

Din Psikolojisi bağlamında değerler kavramının incelenmesi gibi birçok konuda olduğu gibi, değerler konusundaki makalelerde de bazı eksiklikler ve yanlılıklar görülebilir. Eleştirel bir değerlendirme yaptığımızda bulduğumuz birkaç madde şu şekildedir:

1. Kültür Önyargısı: Değerler hususunda ele alınan temel kavramların kültürel olarak çeşitlilik gösterdiği bir gerçektir. Öncül çalışmalarda sıklıkla batı kültüründen esinlenildiğini görmekteyiz. Bu durum diğer kültürlerin değerlerinin yanlış veya yanlı anlaşılmasına sebebiyet verilmesi neden olabilir. Ancak güncel çalışmalarda bariz bir şekilde Türkiye ve çevre kültürlerin etkisinin ağır bastığını söylememiz doğru olur. Günümüze yaklaştıkça yapılan araştırmalar ve kullanılan argümanlar, geniş anlamlar barındırarak daha açıklayıcı ve kapsayıcı olduğunu söyleyebiliriz.

2. Standart Ölçümler: Değerleri ölçme veya değer yapılandırmalarını belirleme ve sınıflandırma girişimleri hususunda standart bir yaklaşım kullanmaktadır. Bu, değerlerin öznel bir konu olduğu gerçeğini göz ardı edebilir ve ölçümlerin sınırlılıklarına neden olabilir.

3. İdeolojik Önyargılar: Bazı yazarlar, din psikolojisi bağlamında değerler kavramını ele alırken, siyasi veya ideolojik önyargılar taşıdıkları gözlenmiştir. Bu durum daha çok ilahiyat menşeli akademisyenlerin araştırmalarında görülmektedir. Psikoloji anabilim dalı menşeli akademisyenlerin büyük ekseriyeti objektif ve yalın anlatım yolunu benimsemiş ve daha kapsamlı konuyu ele almışlardır.

4. Genelleme: Değerler, şahsi zevkler, kültür ve diğer faktörler gibi birçok faktörden etkilenebilmektedir. Değer yapılandırmalarının sınırları netleşmemiş olabilir, bu nedenle genelleme yapmak, bireysel değerlerin kültür, toplum veya kişilikten bağımsız olduğu izlenimi doğurabilmektedir. Öncül ve güncel çalışmalarının birçoğunda genellemelere yer verilmemiş ancak yorum ve sonuç kısımlarında genellemeler yapıldığı görülmüştür.

5. Cinsiyet ve Sosyoekonomik Faktörler: Değer yapılarının oluşumunda cinsiyet ve sosyoekonomik faktörler de önemli bir rol oynar. Ancak, bazı araştırmalar, kadınların ve düşük sosyoekonomik statülerdeki bireylerin değer yapıları hakkında yeterince çalışma yapılmadığı görülmektedir.

Öneriler:

1- İnsani erdemler ve İslami literatürde geçen değerler din psikolojisi perspektifinden araştırılabilir. Konu hakkında pek fazla çalışma yapılmamış.

2- Mutluluk kavramının farklı açılardan daha fazla ele alınması gerekmektedir. Örneğin öznel iyi oluş-din ilişkisi din psikolojisi bağlamında henüz çalışılmamıştır.

3- İlkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencilere değerler hakkındaki düşünceleri ve farkındalıkları araştırılıp çalışılabilir.

4- Kuşaklar arasındaki değerler kavramı farklılıkları araştırılabilir.

5- Dinin toplumlardaki değerlerin değişimi üzerindeki etkileri günümüzde oldukça bariz bir şekilde görülmektedir. Bunun nedenleri toplum üzerinde gözlenip araştırılabilir.

6- Çok kültürlü karşılaştırmalar yaparak, dinlerin farklı toplumlardaki değer yapılarına olan etkisini araştırabilir. Bu inceleme, farklı kültürlerde dinin sosyal ve siyasi etkilerini de gösterebilir. Günümüzde sığınmacıların da etkisiyle ülkemizin de içinde bulunduğu durumun araştırmalara ışık olabileceği görüşündeyiz.

7- Değerlerin kaynakları araştırılabilir. Hangi faktörlerin bireylerin değerleri üzerinde daha etkili olduğu konusu da araştırılabilir. Örneğin, dinin yanı sıra kişilik, ebeveynlerin etkisi, kültür gibi konular üzerinden araştırmalar yapılabilir.

8- Bireylerin farklı dinler veya inanç sistemleri konusunda ne kadar tutarlı değerler sergilediklerini inceleyebilir. Bu araştırma, insandaki değerlerin yanı sıra dinlerarası etkileşimlerin nasıl önemli bir rol oynadığını da gösterebilir.

Sezai KORKMAZ. (2014) Din Psikolojisinde Değerler ve Erol Güngör’ün

Değerler Hakkındaki Görüşleri, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 24.

Öz: Bu çalışmada sınırları dar olmakla birlikte din psikolojisi açısından değerler konusunu ele alınmıştır. Çalışmada değerleri anlamlandırma ve değerlerin genel çerçevesini belirlemek amacıyla psikoloji ’ye göre din, psikoloji, din psikolojisi, değer ve değerlerin genel yapısı, ahlak ve ahlaki değerler ve din psikolojisi açısından dini değerler gibi konular incelenmiştir. Son bölümde Erol Güngör’ün psikolojik bağlamda değerlerle ilgili görüşlerine yer verilip, kısa bir değerlendirme yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Din, Psikoloji, Din Psikolojisi, Değerler, Dini Değerler, Ahlaki Değerler.

(2)

Enver UYSAL (2003) Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslâmî Erdemler, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Cilt:12:1 s. 51-69

Öz: Değer, ahlâk felsefesinin önemli kavramlarından biridir. Değerlerle ilgisi olmayan hiçbir davranışımız yoktur. Değer nedir? Değerler öznel midir, nesnel mi? Kişide ahlâk düşüncesi ve buna bağlı olarak değer yargısı nasıl oluşur? Ahlâk anlayışlarının farklılığında değer yargılarının ve değerleri algılayış tarzımızın rolü nedir? Keza, bireyin davranışlarındaki tutarsızlıklarda değerler arasındaki çatışmanın etkisi nedir? Bu makalede bir yandan bu sorulara cevap aranmış, bir yandan da ahlâkî gelişimde birbirinin tamamlayıcısı olan bir erdem ayırımı üzerinde durulmuştur: “İnsanî erdemler-İslâmî erdemler” ya da “ahlâkî erdemler-dinî erdemler.”

Anahtar Kelimeler: Değer, İnsani Erdem, İslami Erdem.

(3)

Ali Ulvi MEHMEDOĞLU (2013) Din, Dindarlık ve Değerler, İZÜ Sosyal Bilimler Dergisi/IZU Journal of Social Science.

Öz: Değerler, sosyal bilimlerin önemli araştırma alanlarından biridir. Değer araştırmaları kapsamındaki alanlardan biri de öncelikle din ve dindarlık üzerine yoğunlaşmaktadır. Teorik olarak değerler ve dindarlık birbiriyle oldukça ilişkilidir. Bu ilişkiler farklı değer teorileri ve modelleri içerisinde ampirik olarak incelenmiştir. Bu yaklaşım ve modellerden biri de Schwartz Değer Teorisi’dir. Bu modelde, değerlerle dindarlık arasındaki ilişkiler örüntüsünü araştırmaya imkân veren bütüncül bir çatı önerilmiştir. Bu makalede hem Batı’da ve hem de ülkemizde Schwartz Değer Teorisi kullanılarak yapılan araştırmalar incelenmiş, bu araştırmalardaki dindarlık-değer ilişkisiyle ilgili bulgular değerlendirilmiştir. Sonuçlar, genel olarak, dindarların belirsizlikten kaçınma yönündeki motivasyonları ifade eden değerlere daha yüksek; buna karşılık bağımsız düşünce ve eylemde bulunma ve duyusal hedonist arzuların peşine düşme yönündeki motivasyonları ifade eden değerlere ise daha düşük önem atfettiklerini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Din psikolojisi, Değerler ve Psikoloji, Din ve Değerler, Psikoloji.

KAYNAKÇA

AYDIN, İbrahim Hakkı (2011). Seküler Ahlak Bağlamında Din-Ahlak İlişkisi, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 35, 1-23.

ARSLAN, M. ve TUNÇ, E. (2013). İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Değer Yönelimlerindeki Farklılaşmalar, Değerler Eğitimi Dergisi, 11 (26), 7-39.

ARİSTOTELES (2009). Nikhomakhos’a Etik. (çev. Saffet Babür), Ankara: Bilgesu yayınları.

BALCI ARVAS, F. (2018). Kişisel Değerler ve Dindarlık İlişkisi Üzerine Bir İnceleme, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 7 (5), 40-63.

BİRCAN, H. H. (2001). İslam Felsefesinde Mutluluk, İstanbul: İz yayınları.

ÇELİK, Adem. (2004) Dini Değerler Bağlamında Kişilik Gelişimi, Yüksek Lisans Tezi, 2

ÇEKİN, Abdulkadir. (2012) Değer Açısından İlköğretim Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi Dersi Kazanımları: Bir İçerik Analizi, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 12 / 2, (105-119).

KARAÇOŞKUN, Mustafa D. (2012) Din Psikolojisi, Ankara: Grafiker Yayınları, 35.

KARACA, Faruk. (2011) Din Psikolojisi, Trabzon: Eser Ofset Matbaası, 26.

KARAMAN, Hüseyin (2004). Ebu Bekir Razi’nin Ahlak Felsefesi, İstanbul: İz Yayınları.

KORKMAZ, Sezai. (2014) Din Psikolojisinde Değerler ve Erol Güngör’ün

Değerler Hakkındaki Görüşleri, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 24, 197.

MEHMEDOĞLU, Ali Ulvi. (2013) Din, Dindarlık ve Değerler, İZÜ Sosyal Bilimler Dergisi/IZU Journal of Social Science.

MEHMEDOĞLU, Ali Ulvi. (2006) İlâhiyat Fakültesi Öğrencilerinin Değer Yönelimleri ve Dindarlık-Değer İlişkisi (M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Örneği), M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 30, 133-167.

TARHAN, Nevzat. (2011) Değerler Psikolojisi ve İnsan, İstanbul: Timaş Yayınları.

UYSAL, Enver. (2003) Değerler Üzerine Bazı Düşünceler ve Bir Erdem Tasnifi Denemesi: İnsanî Erdemler-İslâmî Erdemler, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Cilt:12:1 s. 51-69

UYSAL, Veysel. (1996) Din Psikolojisi Açısından Dini Tutum Davranış ve Şahsiyet Özellikleri, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 26.

UYGUÇ, Nermin. (2003) Cinsiyet, Bireysel Değerler ve Meslek Seçimi, Dokuz

Eylül Üniversitesi İİBF Dergisi, İzmir, Cilt 18, Sayı 1, s.93.